Ana içeriğe atla

Nitelikli

KÜÇÜLEREK BÜYÜMEK / GROWING BY SHRINKING

  Hala bazı şeylerin aynı kalacağına inanan küçük bir kızım. Zamanla büyüyeceğimi düşünmüştüm- zihnen, bedenen. Ama öğrendim ki, büyümek sadece bedende olur- kabul etmesi zor olsa bile. Her geçen gün,  bana bunu hatırlatan insanlar oldu. Öncelikle, ailem- bir zamanlar tanıdığımı sandığım kişiler. Hiç hayal etmediğim şeyleri yaşamama neden oldular. Her korkuyu, bilincimin derinliklerine kazıdılar. Ve, bana emanet edilen bu hayatı istemememi sağladılar. İşte bu kadar küçüldüm. GROWING BY SHRINKING I’m still a little girl who believes some things will stay the same. I thought I would grow with time— in mind, in body. But I’ve learned, growing only happens in the body— even if it’s hard to accept. Each passing day, there were people who reminded me of this. First, my family— the ones I once thought I knew. They made me live things I never imagined I’d go through. They carved every fear deep into my consciousness. And, they made me not want the life I was entrusted with. Th...

BÖLÜM 5: ''BENİ ŞAŞIRTMA ÇOCUK''


''Sen kadın, karanlığımdan bu kadar çabuk vazgeçmemi nasıl sağlıyorsun bilemem ama iyi ki yapıyorsun. Benim; senin karanlığına da, aydınlığına da ihtiyacım var.''

Güneş'in Ağzından:


-Sinir bir sohbetin ardından telefonum çalmıştı. Korkuyordum. Çünkü arayan kişi, benim patronumdu. Onun pis işlerini yapıyordum. Pardon, kafama göre yapıyordum. Ben sadece o pis işleri temizlemekle meşgulüm. Neden mi, böyle patronla çalışıyorum? Hemen söyleyeyim, zorundayım.

Ailemin çok yakın dostu ve bize büyük bir maddi destek sağladığı için mecburum işte. Ve merak ettiğiniz konuşma;

''Buyrun?''

''Sana telefonlarımı hemen açmanı söylemedim mi?''
''Sadede gel, patron.''
''Verdiğim işi yapıyorsun, umarım. Oğluma daha yakın olmanı istiyorum.''
''Ne yapalım? Mecbur..''
''Yapmazsan olacakları biliyorsun, ölür...''
''Öl-ür-üm.''
''Aferin, Küçük Hanım. Çabuk öğrendin.''

Hayatımda ki en mutlu ân telefonu yüzüne kapatmak oldu. Yeehu. Öldürür möldürür ama çok eğlenceliydi. Kimi korkuttuğunu sanıyor? Halbuki yakında, benim karanlığımda boğulacağını daha bilmiyor. Neyse, artık yavaş yavaş öğreteceğiz. O adama her ne kadar bilmiş bilmiş cevap versem de, ailem için korkuyordum. Her ân ''çok az kaldı, bu iş bitecek'' diyerek kendimi teselli etmekten de sıkıldım. Bu yüzden ağlayacağımı bildiğim için oradan koşa koşa ayrıldım. Kimsenin beni görmesini istemiyordum. Özellikle de Araf'ın...

O, bana göre akıllı gibi görünse de, serserinin tekiydi. Sürekli bir şeyler kurcalıyordu. Ben, ona hayatını soruyor muyum? Hah, biliyorum da ondan..
Araf karşımda olunca, ağzımdan onunla ilgili şeyleri kaçırmaktan korkuyorum. Çoğu kez kendimi sıkıyorum.
O aklıma her gelişinde; not defterimi açıp, bir şeyler yazıyorum. İçine kapanık bir kız olduğumu biliyorsunuz.

''Ve o çocuk...

Beni merak etmekten başka bir işi yok mu? Ona çocuk diyorum çünkü gerçekten çocuk gibi davranıyor. Biraz olgun olsa, bütün Türkiye için yararı olurdu. Ukalanın teki. Tek yaptığı: laf, laf, laf. Tabii yine de onu korumalıyım. Belki bu işin sonunda ben yaralanacağım. Acı çekeceğim. Fakat son kez bile olsa, yardımımın dokunmasını istiyorum. Çünkü o, bu kötülükleri hak etmiyor. Çok iyi tanımasam bile, iyi niyetine inanıyorum. Beni şaşırtma, çocuk...''

Popüler Yayınlar